Koronavirüs Sürecinde Kurumları ve Markaları Neler Bekliyor?

Koronavirüs Sürecinde Kurumları ve Markaları Neler Bekliyor?

19/03/2020 | Azor Brand & People Solutions
Tahmini Okunma Süresi: | Kelime

Koronavirüs dünyayı büyük bir sınava tabi tutuyor. Öyle ki, insanlar günümüzde hüküm süren sistemi sorgulamaya başladı bile. Değerli Serdar Kuzuloğlu'nun tabiriyle "nimetlerini küreselleştiren dünya, külfetlerini yerelleştirme peşinde" koşuyor. Aslına bakarsanız, bu konudaki tek rol Koronavirüs'ün değil. Son zamanlarda yaşadığımız mülteci sorunları, iklim meseleleri, bölgesel çatışmalar, ticaret savaşları vb. birçok husus bu durumu destekler nitelikte. Ancak, pek tabii ki başrol Koronavirüs'ün...

Sizce, gelecek ne getirecek? Şu anda pek farkında olmasak da, önümüzdeki günlerin insanlık için bir uyanış süreci olabileceğini düşünüyorum. Zira, devletlerin izlediği politikalar insanlar tarafından sorgulanır hale geldi. Diğer yandan, dünyanın farklı ülkelerinde kurumlar ve çalışanlar arasındaki ilişki zedelenmeye başladı. İnsanlar, emek verdikleri kuruluşların gözlerindeki değerlerini sorgulamaya başladı. Eğer, gündemdeki pandemi ile mücadele kontrolden çıkar, bu süre uzar ve büyük kayıplara sebebiyet verirse, gelecekte büyük bir güven problemi ile karşılaşmamızın mümkün olduğunu düşünüyorum.

Bu gelişmelerin markaları da etkileyeceğine inanıyorum. Nasıl mı? Gelişmelere göre gelecekte wellness, sağlık, insani değerler ve küresel iklim konusundaki bilincin artacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Mesela, çevresel konulara birkaç örnek verelim. Kitlelerin evlerine kapanması ve üretimin azalması nedeniyle insanlığın karbon ayak izi düşmeye başlayacak. Bunun çevre üzerindeki olumlu etkileri, kısa zamanda gözle görülebilir hale gelecek. Örneğin, CNN 17 Mart tarihli haberinde Çin'de düşen üretim nedeniyle hava kirliliğinin oldukça düştüğünü duyurdu. Diğer yandan EuroNews'ün 18 Mart tarihli haberi de Venedik'teki eve kapanma ve azalan turist sayısı ile beraber kanalların temizlendiğini ortaya koyuyor. Şahsen, bu sürecin uzun sürmesi halinde bu gibi haberlerin sosyal medyanın da etkisiyle artmasını bekliyorum. Ayrıca, bunun çevresel unsurlarla sınırlı kalmayıp insanların yukarıda bahsettiğimiz tüm konularla ilgili genel bir muhasebe yapmasına neden olabileceğini düşünüyorum.

Bu noktada, kurumların ve markaların dünyanın iyileşme sürecinde önemli roller üstlenmesi gerektiğine inanıyorum. Gelin, söz konusu müesseseler bugün ve gelecekte neler yapmalı madde madde üzerinden geçelim:

  • Kurumlar ve markalar değerler setinin merkezine büyük bir samimiyetle "İNSAN"ı koymak durumunda.
  • Tüm stratejilerini insanlığa kattıkları değer üzerinden kurgulamalılar. Diğer bir deyişle, insan için anlamlı bir amaç doğrultusunda çalışmalılar.
  • Kurumlar ve markalar kârlılığı amaç statüsünden çıkarmalılar. Bunun, ideallerindeki amaca ulaşmak için bir ihtiyaç olarak ele almalılar. Peter Drucker'ın bu konuda çok doğru olduğunu düşündüğüm bir sözünü de paylaşmak isterim: "Kurumların tek amacının kâr etmek olduğunu düşünmek, insanın var olma nedeninin sadece nefes alıp vermek olduğunu düşünmek gibidir." Bugün, söz konusu müesseseler kendilerine şu soruyu sormalı: "Biz dünyada olmasak, insanlar ne kaybederdi?"...
  • Yukarıdaki 3 konunun, insanın kendisini sorgulaması, Y ve Z Kuşağı etkileriyle beraber kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.
  • Kurumlar ve markalar bugünden itibaren kaynaklarını bu pandemi ile mücadeleye için seferber etmeliler. İlk aşamada bu iletişim ve bilinçlendirme çerçevesinde olabilir. Örneğin, bir perakende markası "siz evinizde kalın, biz gerekli hijyenik önlemleri alıp ihtiyaçlarınızı ayağınıza kadar getirelim" tonunda konuşmalı. Çocuklar ile ilgili ürünler üreten markalar, çocuklarda Koronavirüs bilincini artıracak çalışmalar yapmalı. Eğer, ilerleyen günlerde salgın daha da büyür ve süreç kontrolden çıkarsa, özellikle temel ihtiyaçları gideren kurumlar ve markalar kâr amacı gütmeden aksiyona geçebilir. Sonuçta, ürün veya hizmetleri marka haline getiren insanlar. Kurumlar ve markalar, onları var edenin ve edecek olanın insan olduğunu unutmamalı.
  • Kurumlar ve markalar rakiplerinden korkmamalılar. Benzer amaçlara sahip farklı kuruluşlarla ortak çalışarak insanların problemlerine çözümler üretmeliler.

 

Şahsen, Koronavirüs pandemisinin 2-3 aya kadar kontrol altına alınabileceğine inanıyorum. Ancak, kurumların ve markaların yukarıda bahsettiğimiz unsurlara dikkat etmelerinin gelecek için önem arz ettiğini düşünüyorum. Zira, bir VUCA örneği olan Koronavirüs pandemisi bir gün geçecek. Belki de asıl konu bundan sonra başlayacak ve köklü değişimlerin olası olduğu gelecek günlerde çok boyutlu güven problemi yeni VUCA'mız olacak. Belki de, böyle temel bir duyguyu iyileştirmek, Koronavirüs ile baş etmekten daha zor olacak.

Gün insanı merkeze alma, beraber olma ve güven inşa etme günü.

Sağlıkla kalın,

Emre Başkan

Kurucu

Azor Brand & People Solutions