Çalışma Hayatında Kadın Olmak
Bugün 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Aslına bakarsanız; bu yazı sadece bugünün değil, her günün konusu. Ancak, bu tarihin dikkatleri odaklamak için güzel bir fırsat olduğu çok net.
Hiç lafı uzatmadan sadede gelelim. Hepimizin bildiği gibi kadınlar iş hayatında sayısız zorluk çekiyor. Onlar, eşitliğin olmadığı bir dünyada iş yapmaya çalışıyorlar. Hatta belki de iş hayatında var olmaya çalışıyorlar.
TÜRKİYE'DE İŞ KADINLARI NELER YAŞIYOR?
Azor olarak 2017 yılında Türkiye'nin Konfor Alanı Haritası Araştırması'nın BETA'sını gerçekleştirdik. Bu projemizi, beyaz yaka çalışanların iş hayatlarındaki hedefleri doğrultusunda harekete geçmelerini sağlayan veya aksiyon almaları karşısında engel oluşturan unsurları belirlemek üzere stratejik çözüm ortağımız Rock'n Minds ile tasarlandık.
Araştırmamızın ana amacı bu olsa da, verileri detaylı şekilde irdelediğimizde ülkemiz iş hayatına dair dikkat çekici çıkarımlarımız oldu. Bunlardan biri de Türkiye'deki iş kadınlarının içgörüleriydi. Sonuçlar oldukça çarpıcı.
ÇALIŞAN KADINLARIN ANA MOTİVASYONLARI
Türkiye'nin Konfor Alanı Haritası Araştırması'nda katılımcılara "Çalışma hayatındaki ana motivasyonlarınızı düşündüğünüzde, aşağıdaki motivasyonlardan her biri sizin için ne derece geçerlidir?" sorusunu yönelttik ve 10'lu skalada cevaplarını aldık (1-Kesinlikle katılmıyorum, 10-Kesinlikle katılıyorum). Sonuçları daha iyi analiz edebilmek için de en düşük 3 puanı B3B (Bottom 3 Boxes) ve en yüksek 3 puanı T3B (Top 3 Boxes) olarak ayrıştırdık. Verileri kadın katılımcıları süzerek incelediğimizde ortaya çıkan tablo aşağıdaki gibi oluyor.
Buna göre kadınların iş hayatındaki en büyük motivasyonları kendilerini başarılı hissetmek. Biz buna öz olumlama diyoruz. Bu konu o kadar baskın ki, "yüksek gelir elde etme" ve "maddi mecburiyet" gibi parasal konular azımsanamayacak oranda olsalar da, T3B ortalamasının altında kalıyor.
Diğer dikkat çekici göstergelerden biri de duygusal davranışlar başlığı altında karşımıza çıkıyor. "Şu anda çalışmakta olduğunuz firmanızdaki geleceğinizi göz önüne aldığınızda, aşağıdaki üç duygudan hangisinin size en yakın olduğunu belirtebilir misiniz?" sorusuna gelen yanıtlar şu şekilde:
Gelin, bu rakamları daha doğru yorumlayabilmek için tescilli modelimiz COZMO®'ya (Comfort Zone Model) başvuralım. COZMO® insanların harekete geçiş unsurlarını konfor alanı psikolojisi ve nöro bilim ışığında inceler. En basit şekliyle özetlemek gerekirse; rahatlık, mevcut durumu korumaya eğilimimizi (konfor alanı); heyecanlı/motive hissetme, harekete geçiş evremizi (sihirli alan); kaygı ise belirsizlik nedeniyle hissedilen yüksek stresi temsil eder.
Bu bilgiler ışığında şunları söyleyebiliriz: Türkiye’de iş hayatında aktif olan kadınlar çalıştıkları firmadaki gelecekleri adına ağırlıklı olarak kaygılılar. Kaygı noktasındaki insanın limbik sistemi yüksek stres nedeniyle baskı altına alındığı için kişi kendini gerçekleştirme motivasyonlarından uzaklaşır. Ağırlıklı olarak, belirsizliklerle dolu bir yolda kendi varoluşuna odaklanır.
Diğer yandan, çalışan kadınların %31'inin mevcut firmalarındaki kariyerleri açısından kendilerini rahat hissettiklerini dile getirdiklerini görüyoruz. Rahat hisseden kişi genel olarak konfor alanındadır. Bu alanda bulunan kişinin mevcut durumu kabullenme ve koruma durumu ağırlıklıdır. Diğer bir deyişle, harekete geçiş eylemine temkinli yaklaşılacağının sinyallerini verir.
Veriler, son olarak iş kadınlarının sadece %19'unun çalıştıkları firmadaki gelecekleri konusunda heyecanlı ve motive hissettiklerini ortaya koyuyor.
Özet olarak, iş hayatındaki kadınların %84'ünün çalışmaktaki ana motivasyonu "kendini başarılı hissetmek". Fakat, sadece %19'u bu yolda gerçek anlamda kendini motive hissediyor. Bu temel duygu da kadınların rekabetçi yaklaşımını azaltıyor.
Gelin aynı verilere, erkekler açısından da bakalım. Türkiye'nin Konfor Alanı Haritası Araştırmamıza göre çalışan erkeklerin de en büyük motivasyonu %81 ile "kendini başarılı hissetmek". Diğer yandan, erkekler ana motivasyonlarına ulaşma konusunda daha heyecanlı ve motive hissediyorlar (%31).
Aslına bakarsanız, bu durum sadece ülkemize özel değil. Dünyanın en modern toplumlarında bile benzer örneklerle karşılaşabiliyoruz. Örneğin; Facebook'un COO'su Sherly Sandberg Lean In adlı kitabında iş hayatındaki kadınların yaşadıkları zorluklardan bahsederken McKinsey tarafından 2012 yılında düzenlenmiş bir araştırmaya değiniyor. Söz konusu çalışmaya göre iş hayatındaki erkeklerin %36'sı kariyerlerinde C level'ı hedefliyor. Buna karşılık bu seviyeyi hedefleyen kadın oranı sadece %18. Sandberg, üniversite öğrencileri arasında yapılan bir çalışmaya da değiniyor ve kariyerlerinin ilk üç senesinde yöneticilik seviyesini hedefleyen erkeklerin, kadınlardan çok daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Yüksek eğitim almış insanlar arasında bile kendisini hırslı addeden kadınlar, erkeklere göre çok daha düşük oranda.
PEKİ NEDEN?
Elbette ki bunun birçok nedeni var. Kadına toplumun atfettiği rollerden tutun, yetiştirilme tarzına kadar sayısız unsur bu rakamların kaynağı olarak nitelendirilebilir. Son yıllarda bu konuya dikkat çeken ve iş hayatında kadın-erkek eşitliği hakkında farkındalık yaratan birçok kampanya hayata geçmiş olsa da, sosyal yaşamda kadın-erkek eşitliği tam oturmadıktan sonra, iş hayatında bu vizyonu yakalamanın pek kolay olmayabileceğini düşünüyoruz. Zira, her ne kadar iş hayatında kadın erkek eşitliğini savunuyor olsak da, erkek egemen toplumun getirdiği alışkanlıklar toplantı masalarına da yansıyor. Nasıl mı? Sherly Sandberg Lean In adlı eserinde bu konuda çeşitli örneklerden bahsediyor. Örneğin; bir toplantıya katıldığında gelebilecek tepkilerden dolayı bazı fikirleri ortaya koymaktan bile çekindiğini belirtiyor ve şöyle diyor: "Bizim bile doğal eğilimlerimizi aşmamız çok zor olabiliyor. Bunca yıl ne kadar uğraştıysam da, tüm kariyerim boyunca sadece bir iki kere "Sherly, bu toplantıda daha fazla söz almalıydın" şeklinde motive edildim."
Dikkatinizi çekerim; bu kadın Facebook COO'su ve Harvard Business School mezunu. Kendini her zaman ‘özgürlük’ ve modernlikle tanımlayan Amerika dahil olmak üzere maalesef tüm dünyada bu cinsiyet eşitsizliği mevcut.
Her sene mercek altına aldığımız bu konudaki mevcut durumu verilerle tekrar ortaya koymak istedik. Hatırlarsınız, daha önceki senelerde iş hayatında kadın erkek eşitliğini sağlamanın kurumlara yarattığı avantajlardan da bahsetme ihtiyacı hissetmiştik (Bknz: İş Hayatında Kadın Erkek Çeşitliliği). Ancak; şunu unutmamak gerekiyor: iş dünyasında kadın-erkek eşitliği, yönetsel bir konu olarak ele alınsa da, aslında bir insan hakları meselesi.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu ve mutlu olsun.
Kaynaklar:
+ Azor Brand & People Solutions; "Türkiye'nin Konfor Alanı Haritası Araştırması"; Eylül 2017.
+ Unlocking the Full Potential of Women at Work, McKinsey & Company, 2012.